Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) direği | ||
The EU's internal market is a fundamental pillar of European cooperation. AB'nin iç pazarı Avrupa işbirliğinin temel direğidir. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) dayanağı | ||
A fundamental pillar of this community of values is the Charter of Fundamental Rights of the European Union. Bu değerler topluluğunun temel dayanaklarından biri de Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'dır. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | destekçi | ||
Sami is a pillar of his church in Toronto. Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir. More Sentences |
||||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) ana direği | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şeyin) önemli bir üyesi | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şey) abidesi | ||
Idioms | pillar of (something) n. | (bir şey) timsali | ||
Idioms | pillar of (something) n. | en büyük (bir şey) |